Bana göre her şey, akil adam, has adam Hasan Cemal’in Kandil’e gidişiyle başladı.
Amiyane tabirle “Ortada fol yok, yumurta yokken” Has Cemal, Murat Karayılan ile görüşüp, görüşmesini yazı dizisine dönüştürerek gazetesinde yayınladı.
Neden buna gerek duydu veya duyuldu, anlayamadım. Çünkü, ne
Karayılan’ın ne de Ahmet Türk’ün, Öcalan’ın söylediklerinden farklı, en ufak bir söylemleri bugüne kadar hiç olmamıştı. Bunu kendisi de biliyordu. Bu sefer de olmadı zaten. Karayılan, Öcalan’ın,
avukatlarına dikte ettirerek kendi basın yayın organlarında yayınlanan söylemlerini, tek bir harfine dahi dokunmadan bir kez daha tekrarlamış oldu bu sayede. Ve bu sayede, Öcalan’ın söylemleri sadece belli bir kesimin bilgi dağarcığında bırakılmayıp, tüm Türkiye kamuoyuna taşındı, gündeme getirilerek yerleştirildi ve tartışma sürecinin başlatılması sağlandı.
Öcalan’ın önemli iki mesajı vardı, altı çizilen, dikkat çekilen, bu sefer Karayılan’ın ağzından Has Cemal vasıtasıyla kamuoyuna
yansıtılan. Bir; “PKK, Türkiye’yi bölmek istemiyordu ve demokratik çözüm istiyordu artık”, iki; “Ancak, bunun için Öcalan’ın demokratik özerklik projesi doğrultusunda adımların atılması da şart
koşuluyordu”.
Demokratik Özerklik projesinin aslı kısaca şu idi; “Kendi kendini, kendince ve kendi istediği gibi yönetmek”.
Has Cemal, neden gitti, ne gerek duydu, ne amaçla gitti, nasıl gitti, gitmek için kimlerle ve nasıl temasa geçti. Orada nasıl karşılandı, nasıl uğurlandı, bunları tahmin edebiliyoruz, ama maalesef ki anlayamıyor, bilemiyoruz. Okumaya devam et →
Etiketler:Abdullah Öcalan, Ahmet Türk, Demokratik Özerklik, Hasan Cemal, Kandil, Murat Karayılan, TBMM
Son Yorumlar